Sayfalar

19 Aralık 2016 Pazartesi

HANGİSİ SİZSİNİZ?

Yaşamımız boyunca edindiğimiz bakış açımızın hayatımızı yönlendirmekte ne derece derin bir etkiye sahip olduğunu biliyoruz. Hatta bizim olmak istediğimiz kişi olmamızda ya da hakettiklerimizi başarmamızda ne derece belirleyici olduğunu da...
Peki ya bizi başarıya götüren beceri ve yeteneklerimiz değil de İnanç Biçimi yani Zihin Yapımız ise?
Stanford Üniversitesi Psikoloji Profesörü olan Dr. Carol S. Dweck'in Mindset adlı kitabında da anlattığı gibi iki çeşit zihin yapısı var. Bu iki şekil biribirinin tam tersi diyebiliriz. Örnek vermek gerekirse biri "başardığımdan emin olmalıyım" derken diğeri "gelişip, öğrendiğimden emin olmalıyım" der. Biri zorluklardan kaçarken diğeri meydan okumalara daima açıktır. Biri sonuca odaklıyken diğeri süreçle ilgilidir. Bu şekillere hepimiz bir yerlerden aşinayızdır aslında. Ancak bunlardan ilki yani Sabit Zihin Yapısı ( Fixed Mindset) doğuştan gelir. Diğeri ise Geliştirilebilir Zihin Yapısıdır ( Growth Mindset).
İcracılar ve aslında tüm sahne insanları yeteneklerinin ve becerilerinin sabit ve değiştirilemez olduğu inanç biçiminden yola çıkarlar ve bu inanç kalıbı da sürekli ne kadar "iyi" olduklarını kanıtlama aciliyeti yaratır. Bu inanca sahip bir icracı için en korkutucu düşünce başarısız olmak düşüncesidir. Başarısız olmak bu kişiler için gerçek bir "yenilgi"dir. Burada olayın kendisinin yenilgi olduğunu söylemekten öte aslında "kendilerinin" bir fiyasko olduklarına inandıklarının altını çizmek istiyorum.
İkinci inanç kalıbıyla hareket eden icracılar ise her tecrübeye bir gelişim ve öğrenme fırsatı, keşif olarak bakarlar. Bu Zihin Yapısı kişinin yetenek, beceri ve ustalığının "çaba" ile geliştirilebilir olduğu fikrine dayanır. Bu kişiler bilirler ki yıllarca harcadıkları çabalar, gördükleri eğitimler, zorluklar, hayatları boyunca onların gelişip öğrenmesine ve olmak istedikleri kişi olmalarına yardım edecektir.Bu kişiler kesinlikle "süreç" e odaklı yaşarlar.
Buradaki en önemli mesaj şudur:
*Çaba zorunlu ve gereklidir.
*Öğrenme ve keşiften gelen başarı sonradan edinilir, sanılanın aksine doğuştan gelmez.
*Zihin Yapısı "DEĞİŞTİRİLEBİLİR!"
Sizin zihin yapınız hangisi?
Kendinize neler söylüyorsunuz zihninizde?
Gerçekten "iyi" olduğunuzu kanıtlamak mı istiyorsunuz yoksa öğrenerek gelişmek mi?

18 Aralık 2016 Pazar

PERFORMANSINIZI GELİŞTİRMEYE NE DERSİNİZ?

Her bireyin kendi ideal yaşamına dair bir hayali vardır. Belki hep çok başarılı bir sanatçı ya da üst düzey yönetici olmak istediniz ancak henüz başaramadınız. Belki de sadece bir Koç'a ihtiyacınız vardır?
Yaşam koçları, danışanlarını, iş ve yaşamlarında başarı ve doyumluluklarını artırmak üzere cesaretlendirirler. İş ya da yaşamınızda en iyisi olsanız bile daha iyisini elde etmek üzere size yardımcı olurlar.
Yaşam koçları size ne yapacağınızı söylemek yerine davranış değişikliği üzerinde uzmandırlar. En yakın arkadaşınız olmaya değil, sizin hedeflerinize odaklıdır.
Koçunuzun sizinle aynı iş kolundan gelmesi hiç gerekli değildir. Koçluk becerileri, sizi olmak istediğiniz kişiye ya da değiştirmek istediğiniz davranışlarınızın değişimine yeterli ise doğru kişiyle birliktesiniz demektir. Sonuçta eğer kendi farkındalığınızı keşfederseniz, dönüşüm yolunda en büyük adımı atmışsınız demektir ki, koçun en büyük görevi bu değişim sürecinde size sizi yansıtmasıdır.
Uluslararası Koçluk Federasyonuna göre ve teknik ve etik kurallar çerçevesinde danışanlarının genel dayanıklılık, içlerindeki gerçek güç ve yeteneklerini geliştirip ortaya çıkarırlar.
YAŞAM KOÇU KİMDİR?
* Yaşam Koçları danışanlarını kariyer, ilişkiler ve yaşamlarını geliştirme ve iyileştirmelerinde rehberlik ve motivasyon sağlarlar.
* Danışanlarının yetenek ve hayallerini tanımlarlar.
* Yaşam amaçlarına tekrar odaklanmalarını sağlarlar.
* İdeal ve hayallerini gerçekleştirebilmeleri için geçmişteki engelleri ortadan kaldırmalarına yardımcı olurlar.
NEDEN BİR KOÇ'A İHTİYACINIZ VAR?
Birçok sebebiniz olabilir. Örneğin:
* Kariyerinizde ilerlemek için rehberlik.
* Kendi güç ve yeteneklerinizin avantajını elinize alabilmenin yollarını öğrenmek.
* Yaşamınızdaki büyük kararları nasıl alabileceğiniz konusunda ne yapacağını bilememek.
* Yaşam ve iş arasındaki kabul edilebilir dengeyi kuramamak.
* Stresle başa çıkamamak.
www.safakeriskin.com

BİTİŞLER...

Bu aralar hepimizin sözleri tükendi sanki bu yıl da biterken. Acaba bilindik bir yıl sonu ve bitiş psikolojisi mi bu yaşadığımız yoksa gerçekten bir sona mı yaklaşıyoruz demekten kendimizi alamadığımız zamanlar yaşıyoruz hep birlikte. Doğru bildiğimiz her şey tüm insanlık adına bu derece zorlanırken, burada hala "pozitif"te kalmak adına çabalamak size de bazen saçma mı geliyor? Aslında düşünürsek "negatif"te yaşamak kadar enerji istemediği kesin diye düşünüyorum. Tüm o karanlığın, kalp çarpıntıları ve panikle korku hislerinin midemize yer etmesine belki zamanla alışıp bunu da kişiliğimiz olmasına bağlıyoruz sanırım. Oysa negatif duygumuzu farkettiğimizde yüzümüze bir gülümseme yerleştirir yerleştirmez beynimizi ve bilinçaltımızı aslında mutlu olduğumuza inandırmanın bu kadar kolay olduğu bizlere devamlı söylenirken, neden hala bize dışarıdan ve içeriden oynatılan karanlık filmleri izlemeye devam ediyoruz ki? Filmimizin yönetmeni ve oyuncusu olmak bizim elimizde değil mi? Bunu yaparak o filmin görüntülerini, konusunu, sonunu değiştiremez miyiz?
 O halde düşüncelerimizin bizi istemediğimiz bir kişiye dönüştürmesine izin vermek yerine, duygularımızı izleyip  o anda farkındalık oluşturmak ve sadece bakışımızı değiştirmek, yaşamımızı yeniden yaratmak anlamına geliyorsa ve aslında bu denli basitse neden bugün ve şimdi değil de daha sonra ya da yarın?
 İmkansız mı? Nedir imkansız olan?
 Çok mu zor? Kime göre?
Bir olaya bakış açınız olayın gerçekliğini değiştirir. Hadi kendimize ve gücümüze inanmakla başlayalım mı? Mutluluk ve iyilik bulaşıcıdır :)